Brugge kenti mis gibi çikolata kokuları ile sarıp sarmalarken insan kendini bir zaman makinesine binip orta çağ Avrupa’sında buluveriyor. Öyle ki tarihi dokusunu tamamen korumuş olan bu batı flaman şehri, kanallarıyla Venedik havası taşırken ortaçağı yansıtan gotik yapısı ile bambaşka bir diyara sürüklüyor insanı…
Karakteristik mimarisinin yanında kanallarının güzelliği adeta romantizmin doruklarında bir gezinti yaşamaya davet ediyor insanı, balayında sıcak bir kumsal yerine çikolata tadında romantizm isteyenler için, her anı büyülü bir anı bırakacak olan muhteşem anlar yaşanması garanti… Tertemiz kanallarının güneşle buluştuğundaki ışıltısı gözlerinizi kamaştıracak, gezinize muhteşem kokularıyla çiçek pazarı ile devam etmek isteyeceksiniz.
Mutlaka görülmesi gereken yerler arasında Bizim Leydi kilisesi ve kulesi, ayrıca kanalların tepeden bakışını da görmek, bu şehre yeniden hayran kalmayı sağlayan bir başka aktivite, mutlaka denemelisiniz.
Kadınlar manastırı da yemyeşil doğanın içinde gezilmesi gereken bir başka güzellik, tarihinin yanı sıra ünlü olan başka bir konu ise eşsiz dantelleridir. Rahibe işi olarak da anılan bu dantellerden yapılan el işlemelerinden, kendinize yahut sevdiklerinize hediye edebilirsiniz; elbette muhteşem çikolataları ile kendinizi şımarttıktan sonra 🙂
Çeşit çeşit tat ve renklerdeki çikolataları en meşhur yiyeceklerinin başında gelir.
Ayrıca brugge şehrinin yerli halkınca buradaki patates kızartması çokça sevilir ve övülür. Elbette yanında envai seçenekteki tadı olan dünyaca ünlü biralarının da içilmesi şart…
Brugge’de yaşayacağınız masal hem ruhunuzda hem gözlerinizde hem de damağınızda eşsiz bir tat bırakacak; laf aramızda ben hiç bitmesin istedim 🙂
Sizlere de keyifli geziler dilerim…